Bilecik deyince, hatta Söğüt ilçesi deyince pek çok kişinin burun kıvırdığına eminim. Fakat görmeden ön yargılı davranmayın lütfen bu güzelim ilçeye karşı. Unutmayın ki, “orada ne var” diye insanların burun kıvırdığı yerler benim için çok değerlidir. Bilecik Söğüt de onlardan bir tanesi. Tarih severleri, özellikle Osmanlı tarihine meraklıları buraya alalım. Ecdadın ecdadını tanımak için yola çıkıyoruz.

Temel tarih dersi bilgisi…Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’dir. Fakat Osman Bey’i tanımak için tarih derslerinden çok daha fazlasına ihtiyacımız var. Bunun için de gelmemiz gereken en önemli yer Söğüt. Bu yüzden yolu düşenlerden ricam, lütfen bu güzelim şehri öylece geçiştirmeyin. Derinlerine dalın ve hikayelerini dinleyin. Ben Bilecik Söğüt ilçesine rehberli bir tur ile gittim. Yazının detaylarına girmeden önce sizlere de bu geziyi kesinlikle rehberli bir tur ile yapmanızı öneririm. Neden rehberli bir tura katılmanızı tavsiye ettiğimi, aşağıdaki bağlantıdan Youtube videosunu izleyerek daha iyi anlayabilirsiniz.

https://youtu.be/ojbUJq9ryPc

Bilecik Söğüt Hakkında

Bu özel şehri ve Söğüt ilçesini daha iyi anlayabilmek için öncelikle pek yapmadığım bir şeyi yapıp ansiklopedik bilgiler vererek başlamak istiyorum. Çünkü bu bilgiler olmadan, Bilecik Söğüt çok anlamsız geliyor insana. Zaten gidip de beğenmeyen, ya da “ne var ki orada” diyenlerin çoğunluğu maalesef aşağıda anlatacaklarımdan habersiz kişiler.

Söğüt ilçesi, aslında Ertuğrul Gazi’ye “kılıç hediyesi” olarak verilmiş. Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu’ndaki kardeşlerinden, yaklaşık 50 oba (o zamanın haneleri) ve kendini destekleyen başka bir kardeşi ile birlikte ayrılır. Anadolu’ya göç eder ve Sivas yakınlarına gelirler. Burada Harzemşah Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin savaş halinde olduğunu görür. Anadolu Selçuklu Devleti neredeyse yenilmek üzeredir ve bunun üzerine Ertuğrul Gazi, onlara savaşta destek verir.

Bu destekle birlikte savaşı kazanan Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Alaattin Keykubat, Ertuğrul Bey’in bu desteğinin karşılığı olarak, yani kılıç hediyesi olarak Bilecik Söğüt ilçesini verir. Ertuğrul Gazi bunun üzerine Söğüt bölgesine gelir ve obaları ile birlikte buraya yerleşir.

O dönemde Eskişehir İtburnu köyünde yaşayan Şeyh Edebali ile tanışırlar. Ertuğrul Gazi, Şeyh Edebali’ye bugün Bilecik merkezde bulunan dergahını kurması için yardımcı olur. Ve sıklıkla dergahını ziyaret eder.

Bilecik ve Söğüt demek aynı zamanda 3 önemli kişi demek. Bunlardan ilki Şeyh Edebali. Az sonra detaylarını paylaşacağımız bu kişi, Osman Bey’in beyliğini müjdelemiş olan önemli bir zat.

İkincisi ise Ertuğrul Gazi. Yine en temel lise tarih bilgisi, Ertuğrul Gazi, Osman Bey’in babası.

Son olarak tabi ki Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Bey. Ondan bahsetmeden Bilecik Söğüt’ten bahsetmek olmaz.

Bu üç önemli kişi ile ilgili bazı detayları bilmek demek, Bilecik gezinizin çok önemli bir gezi olduğunun bilincinde olacağınız anlamına geliyor.

Osmanlı’nın kuruluşundan sonra Bilecik’i önemli hale getiren bir başka konu ise İnönü Savaşları. Bilecik bu savaşlarda oldukça kilit bir noktada yer alıyor. Çünkü eğer Yunan askerleri Bilecik’i düşürmeyi başarabilseydi, bugün Anadolu toprakları büyük ihtimalle ülkemiz sınırları içerisinde olmayacaktı.

Şeyh Edebali

Osmanlı’nın kuruluş döneminde, zamanının en büyük alimlerinden biri. Ayrıca Ertuğrul Gazi ve Osman Bey’in destekçisi. Aynı zamanda Osman Bey’in ileride kuracağı beyliğin müjdecisi.

Osman Gazi, sıklıkla ziyaret ettiği Şeyh Edebali’nin zaviyesinde bir gece bir rüya görür. Rüyasında Şeyh Edebali’nin kucağında çıkan bir ayın, kendi kucağına yerleştiğini, ardından göğsünde bir ağaç bittiğini, ve bu ağacın göklere yükselip, toprağın en derinine köklerini saldığını görür. Sabah uyanınca rüyasını Şeyh Edebali’ye anlatır. Şey Edebali bu rüyayı, Allah’ın kendisine ve soyuna hükümranlık verdiği şeklinde yorumlar. Ve kızı Bala Hatun’u Osman Gazi’ye helal ettiğini söyler. Bunun üzerine Osman Gazi ve Bala Hatun evlenirler. Yani sadece akıl hocası değil, akrabası da olur.

Bunlara ilave olarak Şeyh Edebali, Osmanlı Devletinin ilk müftüsü ve kadısıdır.

Ertuğrul Gazi

Osman Bey’in en büyük destekçisi olan babası, aynı zamanda arkasındaki manevi gücü. Bilecik Söğüt yerleşiminin kurucusudur.

Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu’nu Moğol İmparatarı Cengiz Han’ın baskılarından kaçırmak için Bizans sınırına doğru göç ettirmek istemiş. Fakat kardeşleri bu fikre karşı çıkmışlar. Bunun üzerine abileri, Bitlis-Ahlat’ta kalmış. Ertuğrul Gazi ise kardeşi Dündar, ve kendisine katılan 50 oba ile birlikte göç etmiş.

Bu göçten sonra yukarıda bahsettiğim gibi, kendisine kılıç hediyesi olarak verilen Söğüt bölgesinde yerleşimini kurmuş.

Şeyh Edebali’ye çok büyük değer veren Ertuğrul Gazi, oğlu Osman Gazi’ye “Bak oğul! Beni kır; Şeyh Edebali’yi kırma!” cümleleri ile başlayan bir vasiyette bile bulunmuştur.

Osman Gazi

Ertuğrul Gazi ve eşi Halime Hatun’un oğlu. Osmanlı Devletinin kurucusu ve ilk hükümdarı. Kendisine “Allah’ın kendisine ve soyuna hükümranlık verdiği” müjdesini veren Şeyh Edebali’nin kızı Bala Hatun ile evlenmiş ve bu evlilikten, Osmanlı’nın kendiden sonra gelecek hükümdarı Orhan Gazi doğmuştur.

Osmanlı Beyliği’ni Söğüt ve Domaniç çevresinde kuran Osman Bey, Moğol istilasından kaçan Türkmenleri beyliğine katarak, siyasi ve askeri olarak iyice güç kazanmış. Osman Bey’in ölümünde kurduğu beylik, sınırlarını Eskişehir ve Bursa’ya kadar genişletmiş durumdaydı.

Bilecik Söğüt Gezi Rehberi

Eğer Şeyh Edebali, Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi’yi kısaca da olsa tanıdıysaki Söğüt ve Bilecik merkezde gezilecek yerleri tanımaya hazırız demektir.

Çünkü dediğim gibi bütün Bilecik Söğüt gezisi, bu üç önemli şahısın üzerine kurulu yerlerden oluşuyor. Bununla birlikte mutlaka görülmesi gereken bir diğer yer ise Metristepe Şehitliği. Anlayacağınız Bilecik, hem Osmanlı döneminde kuruluşta, Kurtuluş Savaşı’nda çok kilit ve önemli bir yermiş. Yani kuruluştan kurtuluşa, her dönemde bizim bildiğimizden fazla yeri olmuş tarih boyunca.

Aşağıda sayacağımız yerlerin bazıları Söğüt ilçesinde bazıları ise Bilecik merkezde. Zaten birbirlerine pek uzak olmayan yerler olduğu için, eğer yolunuz Bilecik merkeze düşecekse, mutlaka Söğüt’e de uğrayın.

Orhan Gazi Cami (Bilecik Merkez)

Osmanlı Devri mimarisinin ilk kubbeli yapı örneği bu cami. Aynı zamandan Osmanlı’dan kalma ve günümüzde hala ibadete açık olan tek cami. Orhan Gazi bu camiyi 1332 yılında kendi adına yaptırmış. Caminin orijinal halinde, minareleri kendi içinde değil, Şeyh Edebali türbesinin bulunduğu tepenin üzerinde bağımsız bir yerde yapılmış.

Minarenin ayrı olarak ve tepeye inşa ettirilmesinin sebebi ise, Şeyh Edebali türbesinde okunan ezanların, selaların ve yapılan duyuruların, daha geniş bir alana daha rahat bir şekilde ulaşabilmesini sağlamak. Günümüzde ise caminin sağ ve sol taraflarında iki adet minaresinin daha olduğunu görüyoruz. Bu minarelerin hikayesi de oldukça önemli.

Sultan Abdülhamit Han, Bilecik’e oldukça önem vermiş ve birçok hediyeler takdim etmiş. Bu minareler de, Sultan Abdülhamit Han’ın Bilecik’e hediyesi.

Abdülhamit Han, sultan olduktan sonra Yıldız Sarayını kullanmaya başlar. Ve cuma namazlarını da Yıldız Caminde kılar. Bir cuma namazı çıkışında Şeyhülislam Cemalettin Efendi, kendisine bir soru sorar. Soru ve cevap süresi toplamda 1.5 dakikayı geçmeyen bu kritik an, Sultan Abdülhamit’in hayatını kurtarır. Çünkü Sultan Abdülhamit’in tahtta olmasından rahatsızlık duyan Jöntürkler, padişaha bir kumpas kurmuştur.

Dolayısıyla bu soru, kurulan tuzağın zamanlamasını şaşırtır. Abdülhamit Han’ın arabasına yerleştirdikleri bombalar, Şeyhülislam’ın sorusu sebebiyle camiden geç çıkan Abdülhamit Han arabaya binmeden patlar.

Bu patlama esnasında bir asker, kendini padişahın üstüne kapanarak siper eder. Asker yaralanır fakat Abdülhamit Han kurtulur. Asker iyileştikten sonra onu yanına çağıran padişah, muhafızları bile kendi canının derdine düşmüşken bu askerin neden kendisine siper olduğunu sorar.

“Biz askeri birliğe teslim olmadan önce, Ertuğrul Gazi türbesine gidip, canımız, kanımız bu vatan uğruna fedadır diyerek yemin ederiz. Siz de bizim vatanımızsınız, bu yüzden bu can size fedadır” diye cevap verir asker. Bu asker, Bilecik Söğüt ilçesinden Ömer Çavuş’tur.

Bu vefa borcu sebebiyle Abdülhamit Han, Bilecik halkını hemşehrisi kabul eder. Ve bu bölgeye her türlü desteği vermiştir.

İnönü savaşları sırasında Yunanlı komutanlar tarafından karargah olarak da kullanılmış bu cami. Yunanlılar çekilirken, bu camiye ciddi şekilde zarar da vermişler. Bu tahribattan sonra halk camiyi yeniden onarır ve minaresi kurşun ile kaplanır. bu yüzden halk arasında Kurşunlu Cami olarak da biliniyor.

Şeyh Edebali Türbesi (Bilecik Merkez)

Şeyh Edebali, kızı ve eşinin kabirlerinin bulunduğu türbe. Osmanlının ilk müftüsü ve kadısı olan Şeyh Edebali, Ertuğrul Gazi’den aldığı destek ile, zaviyesini Bilecik’e taşımış. Ve dini hizmetlerine burada devam etmiş. Şeyh Edebali, aynı zamanda Ahi teşkilatının reisi imiş.

Bilecik merkezdeki türbesi, Orhangazi Caminin hemen üstündeki tepede. Yani Bilecik merkeze geldiğiniz zaman, bu iki önemli yapıya tek bir yerden ulaşabiliyorsunuz. Bilecik’e gelip burayı ziyaret etmemek ise çok büyük bir ayıp.

Dursun Fakıh Türbesi (Söğüt)

Söğüt ilçesinde, oldukça güzel ve manzaraya hakim bir tepede bulunan türbe. Binanın iç kısmında yer alan turkuaz renkli çinileri ile de benim oldukça dikkatimi çekti.

Osman Bey ve kuruluştan bu kadar bahsetmişken Dursun Fakıh’ı bir kenara atmak olmaz. Çünkü kendisi Osman beyin, beyliğinin ilan edilmesinde önemli bir görevi yerine getirmiş.

Şeyh Edebali’nin en gözde öğrencisi olan Dursun Fakıh, aynı zamanda kendisinin damadı. Osman Bey’in de hem bacanağı hem de silah arkadaşı. Şeyh Edebali’den tefsir, hadis, fıkıh ve usul dersleri almış, Osman Bey ile katıldığı seferlerde askerlerin imam-hatip ve vaizliğini yapmış.

Fakat tarihte ismini en çok gördüğümüz zaman, Osmanlı beyliğinin, beyliğini ilan ettiği zaman. O yıllarda bir beyin, adına hutbe okutması, o kişinin bağımsızlık ilan etmesi anlamına geliyordu. İşte Osman Bey’in bağımsızlığının ilanı olan hutbe, Dursun Fakıh tarafından okunmuş. Bu yüzden de Osmanlı’nın kuruluşunda adından söz etmeden geçemeyeceğimiz isimlerden biri Dursun Fakıh.

Hamidiye Külliyesi (Söğüt)

Külliye dediğimiz kompleks, içerisinde ibadethane, eğitim binası ve misafirhane gibi yapıların barındıran bir yapılar bütünü. Hamidiye Külliyesi de Hamidiye İdadisi (lisesi), Darüleytam (yetimhane) ve Hamidiye Caminden oluşan bir yapılar topluluğu.

Burası da Sultan Abdülhamit Han’ın kendi adına yaptırdığı ve Bilecik’e hediye ettiği yerlerden bir tanesi.

Fakat bu külliyedeki en önemli yapı Hamidiye İdadisi. Daha doğrusu bu bina üzerinde bulunan Osmanlı tuğrası. Çünkü bu tuğra, Osmanlıdan günümüze kalan orijinal 2 tuğradan biridir. Diğeri Topkapı Sarayında.

Bu tuğranın nasıl günümüze geldiğine dair hikayeden de bahsedelim…İnönü zamanında, Ankara’dan, Osmanlı’ya ait tüm tuğraların kaldırılmasını tebliğ eden bir telgraf gelmiş. Dönemin kaymakamı, bu tebliğ üzerine tuğranın kırılması için bir usta bulur. Fakat usta, bu ecdad yadigarına kıyamaz. Kırılmış süsü vererek üzerini sıva ile kapatmakla yetinir.

Üzerinden yıllar geçtikten sonra bu usta, oğluna durumu anlatmış. Öldüğünde, gerekli makamlara bilgi vererek, tuğranın orada olduğunu açığa çıkarması için oğluna vasiyet etmiş.

İstanbul’da yapılmış ve Bilecik’e 40 tane katır ile getirilmiş olan bu tuğra, ustanın ölümünden sonra vasiyeti üzerine açığa çıkarılmış. Ve Cumhuriyet döneminde, Osmanlıdan kalma 2 orijinal tuğradan biri olma özelliğini almış.

Ertuğrul Gazi Türbesi (Söğüt)

Bilecik Söğüt’e gelmek için en önemli sebep bu türbe. Eşi Halime Hatun’un mezarı da yine bu türbede. Ayrıca girişte Halime Hatunun mezarının yanında, Osman Gazi’nin de mezarı karşımıza çıkıyor. Fakat bu mezar temsili bir mezar. Çünkü Osman Gazi’nin “Yeşil Bursa fethedile, Gümüşlü Kümbetin altına naaşım defnedile” şeklindeki vasiyeti sebebiyle gerçek mezarı Bursa’dadır.

Türbenin camlarındaki dikdörtgen demir parmaklıkların üzerinde kurşun izleri göreceksiniz. Bunun sebebi, İnönü savaşları sırasında Yunan komutanlarından birinin türbeye zarar vermesi. Yunan komutanı, Ertuğrul Gazi’nin sandukasının başına gelip, “Ya Ertuğrul, nerede senin kudretin? Bizden aldıklarını sizden geri almaya geldik” diyerek sandukayı zarar vermiş. Ayrıca silahı ile türbeyi kurşun yağmuruna tutmuş ve bugün gördüğümüz deliklere sebep olmuş.

Sandukanın önünde, toprak ayrıca toprak parçaları, ve üzerinde nereye ait olduklarını belirten yazılar göreceksiniz. Bunlar Osmanlı’nın fethettiği yerlerden gelen topraklar.

Türbenin girişinde, özel kıyafetli, uzun boylu, iri yapılı ve sakallı kişiler nöbet tutuyor. Bu kişiler TSK’nın Uzman Jandarmaları. Ertuğrul Gazi türbesi önünde saygı nöbeti tutuyorlar. Ve burada nöbet tutacak olan kişiler özel olarak seçiliyor. Her saat başı, burada nöbet değişimi yapıyorlar. Bu yüzden Ertuğrul Gazi türbesi ziyaretinizi mutlaka saat başına denk getirmenizi ve bu nöbet değişimini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Çünkü bu özel nöbetleri görebileceğiniz ve nöbet değişimi izleyebileceğiniz sadece 2 yer var. Biri Ertuğrul Gazi türbesi, diğeri ise Bursa Osman Gazi türbesi.

Metristepe Şehitliği (Metristepe)

Kuruluştan, kurtuluşa geldiğimiz yer tam olarak burası. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, silah arkadaşı İsmet İnönü’ye “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” sözlerine konu olan yer.

Bilecik, Anadolu’ya açılan neredeyse son kale niteliğinde bir yerdi. Bu yüzden eğer Bilecik düşseydi, düşman askerleri kolaylıkla Anadolu’ya ilerleyebilecekti. İşte bu yüzden Bilecik, kurtuluş mücadelesindeki en kilit noktalardan bir tanesi konumundaydı.

Metristepe, İnönü Savaşları sırasında bir karargah olarak kullanılmış. Asıl savaşın geçtiği yer ise bu tepenin yamaçları ve şehir merkezi. Savaşın en kanlı cephelerinden bir tanesi olan Bilecik’te maalesef anne karnındaki bebeklerin bile canına kast edilmesi gibi kan donduran şeyler yaşanmış. Ve şehir çok ciddi yaralar ile bu savaşlardan çıkmış.

Gözlerim dolu dolu gezdiğim Metristepe’de bazı sarı tabelalar üzerinde yazılar gördüm. Bunlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün burada tuttuğu günlüklerden alıntılar. Ayrıca 1 ve 2. İnönü Muharebelerinde, Türk ordusunun ve Yunan ordusunun, mühimmat ve asker sayılarının durumlarını gösteren bir tabela var. İşte o tabela, bizim bu topraklara neden sahip çıkmamız gerektiğini gösteren en basit delil aslında. Bu vesile ile, hem şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet dileyelim, hem de üzerinde yaşadığımız toprakların ne kadar zor şartlar altında kazanıldığını bir kez daha hatırlayıp, onlara şükredelim.

Bilecik Söğüt Gezi Rotası

Haritada Bilecik ve Söğüt ilçesinde bahsettiğim tüm noktaları görebilirsiniz.

1 gün içerisinde tamamen gezebileceğiniz ve rahatlıkla bitirebileceğiniz Bilecik Söğüt için, yukarıda anlattığım tüm yerleri içeren bir gezi rotası oluşturdum. Bu linke tıklayarak, yol tariflerini alabilirsiniz.

Bu tarz yazılarımızın tamamını görmek için bu linke tıklayabilirsiniz.

Bilecik Söğüt ile ilgili tüm sorularınızı bu yazının altına yorum olarak yazabilirsiniz. Ayrıca aşağıdaki butondan bize mail atabilir, ya da sosyal medya hesaplarımızdan ulaşabilirsiniz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *