ceren
08:11:02 November 17, 2024
İlk gidişimle son gidişim arasında geçen onca zamanda Helsinki’de hiçbir değişiklik olmadı. Oraya ilk giden ben ile son giden ben arasında bambaşka iki insan olmasına rağmen iki Ceren üzerindeki etkisi de zerre değişmedi Helsinki’nin. İlk gidişimde de “ben burada yaşarım” dedim, son gidişimde de.
Şeytan tüyü var bu şehrin bence. Hiçbir esprisi olmadığı halde kendine hayran bırakıyor insanı. Tam anlamıyla bir tezatlık şehri. Aynı anda hem çok sakin ve huzurlu hem de hareketli ve kıpır kıpır. Hem çok soğuk ve mesafeli hem de çooook samimi.
Finlandiya Körfezi’nin kıyısında ve ülkenin en güneyindeki şehir Helsinki. Aynı zamanda Finlandiya’nın da başkenti ve en büyük şehri. Coğrafi konumunun tek “en”i ülkenin en güney şehri olması değil. Tezatlıklar şehri tabirinin hakkını verircesine “en”ler konusundaki tezatlıkları elinde tutuyor. Çünkü bu şehir ülkenin genel olarak en güneyinde olmasına karşın, Avrupa Birliği üyesi devletler arasındaki en kuzey başkent. Ayrıca 1.2 milyon nüfusu ile, dünyanın en kuzey konumlu metropolitanı ünvanını da elinde tutuyor.
Dünyanın en yaşanılabilir şehirleri listesinde defalarca kez birincilik almış bir şehir Helsinki. Şehir hayatının kalitesi ile birlikte, kırsal hayat kalitesi bakımından da dünya üçüncüsü.
Helsinki kelimesinin İsveç dilinde eski ve tedavülden kalkmış bir kelime olan “Hals” kelimesinden türetildiği düşünülüyor. Nehrin en dar yeri, boğaz anlamına geliyor bu kelime. Keza Danimarka’da Helsingborg ve İsveç’te Helsingor gibi fonetik olarak Helsinki ismine benzer şehir isimleri de var.
Dünyanın en yaşanılası metropollerinden biri olmasının önündeki tek engel ise kış aylarında göremediği gün ışığı. Bulutluluk falan değil, baya karanlıktan bahsediyoruz. Gündüzleri sadece birkaç saat gün ışığı görüyorsunuz. Lapland bölgesinde eyvallah dediğiniz bu karanlık faktörüne nedense insan Helsinki’de bir türlü alışamıyor.
Çok kısa sürede çok keyifli şekilde gezebileceğiniz şahane bir şehir burası. Büyük bir şehir olması ve soğuk iklimi sebebiyle kış aylarında yürüyerek gezmek biraz zorluyor. Ama attığınız her adıma değiyor. Üşümeye bile hatta.
Bembeyaz cepheleri, su yeşili kubbeleri ve yüksek merdivenleri ile asaletin en azametli hali bu katedral. Beyazının tonu, kubbelerinin yeşili, Helsinki’ye çok fazla yakışıyor.
1812 yılında, Helsinki Finlandiya’nın başkenti olduktan sonra, Rus Çarı Alexender 1814 yılında tuz imalatından elde edilen verginin %15’ini, biri Lutheryan biri Ortodoks kilisesi olmak üzere, iki adet kilise için oluşturulan bir fona aktaracağını beyan etti. Günümüzde kilisenin bulunduğu yerde 1700’lü yıllardan İsveç Kraliçesi Ulrika Eleonora’ya adanmış başka bir kilise bulunuyordu. Bu kilise yıkılıp yerine bu katedral inşa edildi ve eski kilisenin çanlar bu katedralde yeniden kullanıldı. İnşa edilen bu katedral, Rus Çarı tarafından oluşturulan fondan Lutheryan kilisesine ayrılan ödenek ile yapıldı.
Günümüzde ise Helsinki’nin en çok ziyaret edilen noktası burası. Senato Meydanı ile birlikte şehrin en güzel noktası. Noel döneminde kurulan pazarlar ile daha da şenleniyor meydan.
Yukarıda Rus Çarı’nın vergilerden elde ettiği gelirleri bir fona devrettiğinden bahsetmiştim ya, Ortodoks kilisesi için ayrılan kısmı ile de bu kilise yapıldı. Gittikçe büyüyen cemaatin ihtiyaçlarını karşılamayan eski kilisenin yerine, Rus mimar Aleksey Gornostayev tarafından bu katedral tasarlanmış. Aleksey bu katedralin bitmiş halini maalesef görememiş ama, günümüzde bizler bu kırmızı cepheli dünya güzeli katedrali görebilecek kadar şanslıyız.
Helsinki Katedrali’ne yürüme mesafesinde, dünya güzeli bir bina. Mutlaka görmeniz ısrarla tavsiye olunur.
Helsinki’de öveceğim üçüncü ibadethane. Okuması insana okuma yazmayı öğrendiğine pişman ettiren ilginç ismi kadar, mimarisi de çok ilginç. 1930’lu yıllarda, yer tespiti sonrasında bir tasarım yarışması yapılmış. Kazanan proje, 2. Dünya Savaşı’nın patlamasıyla hayata geçememiş. Savaşın ardından bir yarışma daha düzenlenmiş ve direkt kayalara oyulmuş ilginç tasarımıyla bu proje hayata geçirilmiş. Güzel havalarda bu kilisede konserler düzenleniyor. Şahane bir akustiği ve sıralısı bir mimarisi var.
Jean Sibelius, dünyaca ünlü Finlandiyalı bir müzisyen. Kendisi aynı zamanda Snellman ile birlikte, yüzyıllarca İsveç ve Rusya arasında çekiştirilip duran ve kendi kültürel kimliğini oluşturmasına asla izin verilmeyen Fin toplumunun, kültürel kimliğini oluşturmasında en çok etkisi olan kanaat önderlerinden bir tanesi. Onun anısına dikilmiş olan bu soyut sanat örneği heykel, 1967 yılında, Sibelius’un ölümünden sonra düzenlenen bir yarışmanın birincisi olan tasarım. 600 adet çelik borudan oluşan bu anıtın ağırlığı ise tam 24 ton.
Türkçe’ye “Finlandiya Kalesi” olarak çevrilen, 8 adadan oluşan bir kompleks. Finlandiya, İsveç İmparatorluğu hakimiyetindeyken, Rusların yayılması politikalarına karşı tedbir amaçlı olarak inşa edilmeye başlanmış. Finlandiya Savaşı esnasında İsveç İmparatorluğu, burayı Ruslara teslim etmek durumunda kalmış. 1.Dünya Savaşı esnasında da Rusların Baltık Filosu üssü olarak kullanılmış.
Ruslar 1917 yılında Finlandiya’nın tam bağımsızlığını ilan etmesinin ardından adayı terk etmek zorunda kalmış. 1973 yılında askeri idareden çıkarılıp sivil hayata geçmiş. Güzel havalarda Helsinki şehir sakinlerinin piknik için geldiği bir yer.
Tam bir günü sakince burada geçirebilir hatta isterseniz burada bulunan hostelde konaklayabilirsiniz bile.
Ada’ya giriş ücreti yok, sadece feribot ile ulaşım ücretli. 40 dakikada bir feribot kalkıyor. Yolculuk 15 dakika sürüyor ve tek yön bilet ücreti 3 Euro.
Bu meydan, Soumenlinna Adası’na hareket eden feribotların kalktığı limana çok yakın bir konumda bulunuyor. Feribot beklerken ısıtmalı çadır şeklindeki stantlarda sıcak şarap ya da kahve içebilirsiniz. Bu meydan Helsinki’de alışveriş ve sokak lezzeti deneyebileceğiniz en iyi yerlerden bir tanesi.
Burası da deniz kıyısında, liman yakınlarında ve sokak lezzeti meraklıları için tavsiye edeceğim bir diğer mekan. Aynı zamanda yerel çarşı pazar gezmeyi sevenler için şahane ürünler var. Özellikle peynir, deniz ürünleri ve şarap meraklıları için mutlaka öneriyorum.
Finlandiya deyince akla gelen ilk şey sauna. Ve Helsinki’de sauna deneyimi için gidilebilecek en iyi kompleks burası. Sauna kullanmayacaksanız bile, restaurant kısmında deniz manzaralı şahane bir yemek ya da kahve molası için gelebileceğiniz bir yer. Saunasını şiddetle tavsiye ederim.
Public ve özel saunalar yıl boyu kullanıma açık. Saunadan çıkıp kendinizi Baltık Denizi’ne atarak serinleme imkanınız da var. Kış aylarında cayır cayır saunadan çıkıp Baltık Denizi’ne atlamak gibi bir deneyim yaşamak da bence çok çekici. 2 saatlik sauna kullanımı kişi başı 25 Euro. Fiyata sauna kullanımı ile birlikte havlu, saunada altınıza serebileceğiniz peştemal tarzı bir örtü, sauna kullanımı sonrası için şampuan ve duş jeli dahil. Helsinki’ye geldik ama böyle bir aktivite için hazırlıksız geldik diyorsanız, 8 Euro karşılığında mayo kiralayabiliyorsunuz.
Çok talep gördüğü için rezervasyonunuzu çoook önceden yaptırmanızı tavsiye ederim. Rezervasyon için bu linkten ilgili sayfaya ulaşabilirsiniz.
Denizin üzerine inşa edilmiş ve yıl boyu açık olan bu havuz kompleksi, kar yağarken açık havada sıcacık bir keyif yaşayabileceğiniz alternatif bir mekan. 2 adet havuzun bir tanesinde 27 derecelik ılık su, diğerinde ise 8 derecelik tuzlu deniz suyu bulunuyor. Seçin beğenin alın.
Ayrıca burası da sauna deneyimi yaşayabileceğiniz güzel bir mekan. Bilet fiyatları Pazartesi-Cuma arası 18, Cuma-Pazar arası 22 Euro. Bilet alımı için bu linke tıklayabilirsiniz.
Bu sitede yayınlanan hiç bir yazı izin alınmadan paylaşılamaz veya coğaltılamaz.
Copyright © 2024. All rights reserved