ceren
10:10:23 October 16, 2024
Yukarıda yeterince övdüysem ve dikkatinizi Kafkas cephesine çekebildiysem, o zaman detaylarına gireyim 🙂 Tiflis, bu dolu dolu coğrafyaya giriş için mükemmel bir başlangıç noktası. Burada geçirdiğim sürenin hakkını misli misli vermiş olsam da, tabi ki doyamadan geri döndüğüm şehirlerden biri oldu.
Tiflis benim hem tarihe olan merakıma çok hitap etti, hem de eğlence ve gastronomi yönündeki zenginliği ile çok tahrik etti. Her açıdan kalbime dokundun canımın içi Tiflis.
Yıllar boyu Rus yönetimi altında kalmış bir ülke Gürcistan. Rus yönetiminden ayrılıp bağımsızlığını ilan eden birkaç Kafkas ülkesinden de biri. Günümüzde bile hala Rusların etkilerini ülkede görmek mümkün. Fakat günümüzde gördüğümüz etkiler Rus yanlısı öğelerden ziyade, Rus karşıtı olarak karşımıza çıkıyor. Tiflis sokaklarında Putin ve Rus karşıtı çok sayıda duvar yazısı ile karşılaşacaksınız.
Gürcistan erken çağlarda bağımsız krallıkların ev sahibi oldu. Orta Çağ döneminde kurulmuş olan Gürcistan İmparatorluğu, en parlak dönemini Kraliçe Tamar döneminde yaşadı. Kraliçe olmasına rağmen Kral ünvanı ile anılan, çok güçlü bir kadın Tamar. Hükümdarlığı boyunca Tamar Gürcistan’a altın çağını yaşattı. Bugün de ismi hala anılmaya devam ediliyor. Bu dönemden sonra Gürcistan, Moğol, Osmanlı ve İran hakimiyetlerinden geçti. Ve sonrasında 1991 yılında bağımsızlığını ilan edinceye kadar da Rus yönetimi altında kaldı. Önce Çarlık Rusyası, ardından Sovyetler Birliği yönetiminden kalan izleri ülkenin her köşesinde ve günlük hayatın her anında görmek mümkün.
Tiflis’in genel şehir dokusuna baktığınızda da zaten yukarıda bahsettiğim devletlerin hakimiyetlerinden kalan mimari öğelere rastlamak mümkün. Kent dokusunda Sovyetler Dönemi mimarisi ağır basıyor olsa da, Art Nouveau, Bizans, Gotik ve daha bir çok mimari üslubu bir arada görebiliyoruz.
Bunlara ek olarak Gürcistan, şarabın icat edildiği yer olarak da kayıtlara geçiyor. Burada bulunan şarap küpleri, 8000 yıllık geçmişi ile dünyada bulunan en eski şarap küpleri. Dünyanın en lezzetli şaraplarını üreten ülkelerden bir tanesi de Gürcistan.
Tiflis’in mutlaka görülmesi gereken yerleri, yukarıda kısaca özetlediğim binlerce yıllık tarihe dayanan çok özel noktalar. Şehrin her köşesinde sizi keyiflendirecek detaylar var. Gezmeye başlamadan önce günlük rotalarınızı belirlemiş olmanız kesinlikle size çok büyük de zaman kazandıracaktır.
Bu meydan Tiflis’in ana meydanı. Etrafında eski belediye binası ve başka birkaç önemli bina bulunuyor. Tam ortasında ise Gürcistan’ın azizi olarak kabul edilen ve “Gürcü”, “Gürcistan” kelimelerinin de kaynağı olarak kabul gören Aziz Giorgi’nin, ejderha üzerinde bir tasviri yer alıyor.
Bu meydan, başta Gürcistan’ın bağımsızlığı ve Gürcistan’ın bağımsız tarihinin en önemli olaylarından biri olan Gül Devrimi başta olmak üzere pek çok tarihi olaya mesken oldu. Bu yüzden Gürcistan tarihinin en önemli mekanlarından bir tanesi.
Gül Devrimi, dünyanın sayılı barışçıl devrimlerinden bir tanesi. 2003 yılında yaşanan bu devrim, ülkedeki Sovyet dönemi liderliğinin de resmen sonu. Ülkenin bağımsızlığından beri yönetimde olan ve adı yolsuzluk iddialarına karışan devlet başkanı Eduard Şevardnadze, bu barışçıl protesto sonucunda istifa etmek durumunda kaldı. 2003 yılındaki parlamento seçimlerinin ardından, seçime hile karıştığı iddiaları bu barışçıl hareketin fitilini ateşledi. Gençlik örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve muhalefet partilerinin tam destek verdiği bir protestoydu bu.
Protesto hareketlerinin başlangıcından tam 20 gün sonra, gösteriler hat safhaya ulaştı. O gün, aynı zamanda yeni parlamentonun da açılış günüydü. Açılış sırasında Şevardnadze konuşma yaparken göstericiler, ellerinde kırmızı güller ile parlamento binasına giriş yaptılar. Şevardnadze bu hareketin üzerine konuşmasını yarıda kesip, parlamento binasından ayrılmak durumunda kaldı. Ertesi gün de görevinden istifa ettiğini duyurdu. Bu haber hem Özgürlük Meydanı’nda hem de tüm Tiflis sokaklarında çok büyük coşkuyla kutlandı.
Özgürlük Meydanı’na 5 dakika yürüme mesafesindeki göz kamaştırıcı opera ve bale binası. Pek çok kez restorasyon çalışmalarından geçirilmiş olan bir bina olmasına rağmen hala eski geleneksel mimari stilini koruyor. Bina 1200 kişi kapasiteli ve ülkenin en önemli kültür-sanat mekanı. Burada bale veya opera izlemek bir sanatsever için çok büyük ayrıcalık. Bu yüzden tavsiyem gittiğiniz dönemde burada ne gösteri varsa takip edip önceden biletlerini almanız. Biz bu konuda rahat davrandığımız için bu deneyimi yaşayamadan dönmek zorunda kaldık. Çünkü bizim orada olduğumuz tarihlerde sahnelenecek tüm gösterilerin biletleri tükenmişti. Gösteri takvimini buradan takip edebilir ve sizi bilet alabileceğiniz diğer sitelere yönlendirecek linklere ulaşabilirsiniz.
Özgürlük Meydanı’ndan, Nikoloz Baratashvili Caddesi’ne doğru inerken sağ tarafta, eski şehir surlarının kalıntılarını göreceksiniz. Daha da ilginci, bu surlardan kalan parçaların üzerine inşa edilmiş yeni binaların, eski kent dokusuyla mükemmel bir şekilde harmanlanmış olması. Göze “ucube” bir görüntü vermeyen bu düzenleme ile, eski surlar hem işlevsel olarak değerlendirilmiş hem de korunmuş. Çoğunlukla taş duvarların üzerine inşa edilmiş cumbalı ahşap yapılar göreceksiniz. Bunların bir çoğu restoran ve otel olarak hizmet veriyor.
Tiflis’in sembolü haline gelen dünya tatlısı saat kulesi ve kukla tiyatrosu sahnesi. Saat kulesi, kukla tiyatrosunun da bir parçası. Her iki bina da dünyaca ünlü Gürcü senarist ve yönetmen Rezo Gabriadze tarafından inşa ettirilmiş. Saat kulesi ilginç mimarisi ile ününü Gürcistan sınırlarının çok ötesine taşıdı. Saat kulesinin üst kısmında her saat başı açılan kapıdan dışarı küçük bir melek kuklası çıkıyor ve zili çalıyor. Eğer bu anı yakalarsanız, bir dilek tutmayı ihmal etmeyin.
Kukla tiyatrosunda her gün izleyebileceğiniz güzel gösteiler var. Bilet fiyatı 70 Lari. Gösteri takvimini takip etmek ve bilet alabileceğiniz site linkine erişmek için bu linke tıklayabilirsiniz.
Antik bir Gürcü kilisesi. Kafkas mimarisinin de Tiflis’teki en güzel örneklerinden bir tanesi. Kura Nehri’nin Eski Tiflis yakasının karşısında yer alan konumu ile de şehrin özel bir noktasında.
Her ikisi de Sololaki Tepesi üzerinde. Şehrin en güzel ve panoramik manzarasına sahip bu konumda uzun uzun vakit geçirmenizi tavsiye ediyorum. Kartlis Deda, Mother of Georgia ismiyle anılan çelikten bir heykel. Geleneksel Gürcü giysileri içerisindeki bir kadın figürü. Bir elinde kase, diğer elinde ise kılıç var. Kılıç, Gürcülerin düşmanlarına saldıkları korkunun, şarap dolu kasesi ise dostlarına sundukları ikramın sembolü.
Narikala ise antik çağlardan günümüze kadar gelmeyi başarmış, sarp bir tepenin üzerindeki kale. Bölgeye hakim olan her medeniyet tarafından çok büyük kıymet görmüş bu kale. Narikala, Moğol dilinde “Narin Qala” yani Küçük Kale anlamına geliyor. 4.yy’dan günümüze kadar pek çok milletin hakimiyeti altına girmiş. Aslında bir Pers kalesi olmasına rağmen, çağlar boyu kimin hakimiyeti altında kaldıysa, onların dokunuşları ile tekrar tekrar şekillenmiş. Ve bugünkü halini almış. Şuanda kale tabi ki savunma amacıyla kullanımda değil. Ama şehrin en güzel seyir noktası.
Sülfür Hamamları bölgesi aslında tek başına bir mahalle. Ve mübalağasız söylüyorum, şehrin en fotojenik bölgesi. Hamamların bulunduğu bu bölge, şehrin sıcak su kaynaklarının bulunduğu yer. Ve şehrin kuruluş hikayesi de bu bölgeye dayanıyor. Hikayeye göre, M.Ö. 5.yy’da Tiflis kralı atmacasıyla ava çıkıyor. Atmaca, yakaladığı bir kuş ile kayboluyor. Uzun bir süre hem avı, hem de atmacasını arayan kral, ikisini birden buradaki kaplıca sularının içine düşmüş olarak buluyor. Onları bulduğu yerden o kadar etkileniyor ki, şehrin buraya kurulmasını emrediyor. Ve şehre, “sıcak yer” anlamına gelen “Tbilisi” ismini veriyor.
Açıkçası burayı istediğim kadar verimli gezemediğim için üzgünüm. Bu bölgeyi kesinlikle öncelikli olarak işaretlemenizi ve gezmenizi şiddetle öneririm. Özellikle Orbeliani Hamamı. Dış cephesinin Semerkand şehrindeki Registan Meydanına olan benzerliği ile kalbimi çaldığını da itiraf etmeliyim. Giriş ücretlerinin aşırı yüksek olması sebebiyle biz bu bölgede vakit geçirme konusunu “içinde keyif yapamayacaksak dışarıdan görmenin pek anlamı yok” diyerek es geçtik. Dediğimi yapın ama yaptığımı sakın yapmayın.
Ayrıca bu kaplıcaların pek çok sağlık problemine de deva olduğu gibi bir de gerçek var. Bu sıcak sulara sadece keyif için değil, egzamadan, osteoporoza kadar pek çok hastalığın tedavisi için de girebilirsiniz. Fakat tavsiyem mutlaka rezervasyonu önceden yaptırmanız. Bu linkten kaplıca kullanım ve diğer tüm spa fiyatlarını görebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Narikala ve Kartis Deda’nın bulunduğu tepenin arka tarafı komple botanik bahçesi. Kış döneminde giderseniz aslında görsel olarak hiç bir şey vaad etmiyor gibi gözükse de, yüzlerce endemik türe ev sahipliği yapıyor. Ayrıca içerisinden geçen şelaleler, Japon bahçeleri ve seralar da cabası. İlkbaharda, özellikle Mayıs ayında gelenlerin burayı es geçmemesini şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca burada Zipline da var. Fiyatı biraz yüksek geldi bana, ama deneyimlemek isteyenler için bu botanik bahçesinin üzerinden uçmak çok büyük keyif olacaktır.
9 Mart Parkı, Gürcü dilinin statü kazandığı devrimin kıvılcımlarının atıldığı yer. Bu yüzden Gürcistan tarihinde çok büyük bir öneme sahip. Hem parkın içinde hem de köprü üzerinde kurulan antika pazarı, Tiflis’in en görülmeye layık noktalarından biri. Pazarda göreceğiniz antikalar, aslına bakarsanız gerçekten çok kıymetli parçalar. Yani öyle pazarda satıldığına bakmayın. Bir hayli değerliler. Göreceğiniz ürünlerin çok büyük çoğunluğu Sovyetler Dönemi’nden kalma. Eski Sovyet subaylarının kabanlarından, rozetlerine, eski Sovyet evlerinde günlük kullanılan çatal-bıçak takımlarına kadar aklınıza gelebilecek her türlü antika eşyayı pazarda göreceksiniz. Bunula birlikte sokak sanatçılarının ellerinden çıkma yeni nesil sanat eserleri de sergileniyor. Pazarı gezmek inanılmaz keyifli. İlla bir şey almanıza gerek yok. Birşeyler almak isterseniz de satıcılar ile pazarlık yapabilirsiniz.
Hem Çarlık Rusyası hem de Sovyetler Birliği, kendi toprakları altında yaşayan ve Rus olmayan bütün milletlere kök söktüren politikaları ile adından çokça söz ettiren bir devletti. Finlandiya, Polonya, Ukrayna ve daha niceleri gibi Gürcistan da Sovyetlerin bu politikalarından nasibini almış. Sovyetler Birliği, “Sovyet Halkı” oluşturmak gayesi ile 1970’li yıllarda bir takım çalışmalar yürütmüş. Buradaki maksat ortak bir dili, ortak bir ekonomisi olan Sosyalist bir ulus oluşturabilmek. Ve Sovyetlerin buradaki en önemli silahı ise tabi ki Rus dili.
Sovyetler Birliği bu amaçla ilk olarak Gürcü dilini devlet statüsünden çıkarmış. Fakat Sovyet yetkililer, Gürcülerin milliyetçi damarına bu hareket ile fena basmış. Gürcülerin kendi dillerine bu kadar sahip çıkacağını ön görememiş olan Moskova, Tiflis şehir merkezinde başlayan protestolara daha fazla dayananamış. Ve Gürcü dili hak ettiği devlet statüsünü çok geçmeden geri kazanmış. 9 Mart Parkı, bu protesto gösterilerinin kıvılcımlarının çıktığı yer.
Tiflis’in en önemli binalarının bulunduğu cadde. Boydan boya yürürken görecekleriniz arasında Gençlik Sarayı, Tiflis Opera ve Balesi gibi çok sayıda önemli yapı yer alıyor. Ayrıca çok kaliteli restoranlar ve mağazalar da bu cadde boyunca sıralanmış halde.
Taş döşeli yolları ve farklı mimari üsluplardaki dokusu ile Tiflis’in en renkli ve en enerjik meydanı. Devamındaki cadde boyunca boydan boya yürümenizi, alışverişler yapmanızı ve mekanlarında kahve molaları vermenizi tavsiye ederim. Çok sayıda sergi ve ilginç temalı müzeleri de içerisinde barındıran harika bir cadde.
Kartlis Deda ve Naikala’ya çıktığınızda hemen karşı cephede göreceğiniz heybetli bir katedral. Dünyanın en büyük üçüncü Ortodoks katedrali. Gürcistan’ın ise en büyük ibadethanesi. Yapımı tam 10 yıl sürmüş 🙂 Ve eski görünüşüne tezat olarak oldukça yeni bir tarihe sahip. 2004 yılında yapımı tamamlanmış. Yani binlerce yıllıkmış gibi görüntüsü, sadece başarılı bir mimari çalışmanın sonucu.
Burası özel bir füniküler ile ulaşabileceğiniz ve şehrin en geniş manzarasını yakalayabileceğiniz bir nokta. Füniküler dünyanın en dik füniküleri olma özelliği taşıyor. Pantheon ise aslında pek de iç açıcı bir yer değil. Gürcistan için çok önemli yazarların ve yaşam mimarlarının mezarları yer alıyor içerisinde. Ve ne yazık ki bu kişilerden bazıları, Sovyetler Birliği’nin “Büyük Temizlik” hareketi sırasında idam edilen önemli insanlar. Bu hareket sırasında öldürülen ve mezarının yeri bilinmeyen Gürcüler anısına yapılmış bir anıt mezar da, pantheon içerisinde bulunuyor.
Sovyetler Birliği’nin ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin kurucusu Vladimir Lenin 1924 yılında vefat etti. Lenin’in ölümü, çok büyük bir kargaşa ve yönetim boşluğu da beraberinde getirdi. Ve aynı zamanda Rusya’nın tarihi boyunca gördüğü en büyük tasviye hareketlerinin de başlamasına neden oldu.
Lenin’in vefatından sonra Komünist Parti’nin başına geçmesi en muhtemel aday Josef Stalin’di. Parti liderliği çok büyük ölçüde kabul gören Stalin, “tek bir sosyalizm” kuramını parti politikası haline getirdi. Bu kurama göre Rusya, Avrupa genelinde Rusya hariç tüm sosyalist devrimlerin yenilgiye uğramasından yola çıkarak, dünyanın geri kalanından bağımsız şekilde, içten güçlenerek, dünya ekonomisinden izole şekilde sosyalizmi inşa etmeliydi. Bu kapsamda Stalin, kolektif politikalar ve kalkınma planları ile hedeflenen başarıyı yakalayamadı.
Bu durum Stalin’e olan güveni ciddi şekilde kırdı. Parti üyeleri ve yetkililer Stalin’den gittikçe uzaklaşmaya başladı. Sonuç olarak parti liderliğini Stalin’in elinden almak için başlayan bir dizi girişim, dönemin önemli politikacılarından Bolşevik lider Sergey Kirov’a düzenlenen bir suikast ile tasviye hareketi için Stalin’in eline devasa bir koz verdi. Çünkü bu suikastin ardından tutuklanan kişilerden bazıları Stalin’i de öldürme planları olduğuna dair bir takım itiraflarda bulundular. Bunun aslında Stalin tarafından tasviyeleri başlatmak için bir düzmece olduğu da tarihçiler arasında çok kabul gören bir önerme.
Sonuç itibariyle Stalin’in Sovyetler Birliği’nin tamamen temizlendiğini duyurması ile sonuçlanan bu tasviyelerde Kızıl Ordu mensupları, sağ-sol muhalefet, ülkenin aydın kesimi ve daha pek çok kişi tutuklandı, infaz edildi. Yaklaşık 1.2 milyon kişiden bahsediyoruz.
Gürcistan’da İran esintileri. Burası aslında Gürcistan ve Kafkas coğrafyasının en eski üniversitelerinden bir tanesi. Tahran’daki Gülistan Sarayı’nın birebir güzelliğini taşıyan aynalı salonu ile Tiflis’in en popüler “hidden gem” noktası.
Aşağıdaki önerileri Tiflis’teki vakti kısıtlı olanlara kesinlikle öneriyorum. Çünkü biz bunları şehre daha geniş bir açıdan bakabilmek ve çok daha kısa sürede çok daha fazla şeyi görebilmek adına yaptık. İyi ki de yapmışız, her ne kadar vakit darlığını fırsata çevirmek için yapmış olsak da hepsine iyi ki yaptık dedik. Vakti daha bol olanlar için ise opsiyonel, ama bence yine de yapın 🙂 Çünkü her biri ayrı bir keyifti.
Tiflis’te mutlaka görülmesi gereken tüm noktalarına uğruyor. Ve her bir duraktan yarım saatte bir otobüs geçiyor. Aldığınız biletin 24 sat geçerlilik süresi var. 24 saat boyunca istediğiniz durakta inip, 30 dakika sonra bir sonraki gelene binerek oldukça pratik bir şehir turu atabilirsiniz. Ayrıca Türkçe dil seçenekli sesli rehberinin olması da bu otobüsü ekstra verimli hale getiriyor. Otobüslerin içinde ücretsiz internet ve su ikramı da mevcut.
Yetişkinler için 2024 fiyatı 110 Lari. Kişi sayısı arttıkça kişi başı fiyat daha avantajlı hale geliyor. Gezi güzergahlarını incelemek ve biletlerinizi almak için bu linke tıklayabilirsiniz.
Tiflis’in ortasından geçen Kura Nehri kıyısı pek çok görülmeye değer noktanın ev sahibi. Bu yüzden nehirde yapacağınız kısacık bir tekne turu size Tiflis’e farklı bir açıdan bakma imkanı verecek. Hele bir de hava güzelse tadından yenmiyor. Nehir kıyısında pek çok tekne sahibi zaten yamacınıza yanaşıp size tekne turu önerisinde bulunacak. Biz direk kırmızı otobüsten tekne turunu satın aldık. Normalde 35 Lari olan fiyat kişi başı 30 Lari gibi avantajlı bir fiyattan veriliyor kırmızı otobüslerde.
Kırmızı otobüsün ilk durağı olan Kote Afkazi Caddesi’nde teleferik istasyonunu göreceksiniz. Konumu için linke tıklayabilirsiniz. Yaklaşık 2 dakikalık bu yolculuk size hem Tiflis’in en turistik mahallesine tepeden bakış imkanı verecek hem de şehrin tamamını panoramik bir açıdan altınıza serecek. Gidiş-dönüş teleferik fiyatı kişi başı 12 Lari.
Gürcistan şarap gurmeleri için tam bir cennet. Şarap gurmesi olmasanız bile şaraplarını tatmanız gereken bir ülke. Mutlaka tadım turlarına katılın ya da Tiflis mekan rehberi yazımda detaylıca paylaştığım mekanlarda şarap tadımına gidin.
Mtatsaminda Pantheonu’na çıkan füniküler Tiflis’in enleri arasında. Dünyanın en dik füniküleri olması ile de “en” ünvanını küresel ölçeğe çıkarıyor.
Tiflis sadece güzel sanatların değil, sokak sanatlarının da şehri. Dünyanın en güzel graffitileri ve sokak sanatları örnekleri şehrin dört bir köşesinde keşfedilmeyi bekliyor.
Bu sitede yayınlanan hiç bir yazı izin alınmadan paylaşılamaz veya coğaltılamaz.
Copyright © 2024. All rights reserved